Bebeklerin gördüğü şeyleri nasıl anladığına dair yapılan deney
İnsanlar bilgini nereden geldiğini hep merak etmiştir. Bu soruya doğru cevap vermenin tek yolu bebek beyin gelişimini incelemektir. Bebeklerin dünya ve nasıl işleyişi hakkında beklentilerle doğarlar. Bunu kanıtlamak için araştırmacı bebeklerin beynini taramamız gerektiğini söyler. Ama tarama bebek uyurken yapılamaz. Bebeklerin uyanık olması gerekir. Bebeklerin gördüğü şeyleri nasıl anladığını ve öğrendiğini görebilmemiz için bundan önceki hiçbir araştırmada bebeklerin uyanıkken beyinleri taranmamış. En genç uyanık beyin MR taranan çocuk 5 yaşındadır. Çünkü, bir bebeğin hareket etmeden 2saat boyunca MR Makinasının içerisinde bulunmasını sağlamak oldukça zordur. Bu araştırma MR makinaları bebeğe uygun şekilde tasarlanarak yapılmıştır.
Bebekler üzerine çalışmadan önce yetişkinler üzerinde çalışmalar yapmıştır O zamanlar farklı işler yapan farklı beyin bölgelerini incelenmiş. Yetişkinlerde çok önemli işler yapan iki beyin bölgesi vardır Biri yüzleri görmek içindir Diğeri mekanları görmesini sağlar Bebeklerde aynı beyin bölgeleri var mı diye merak edildi. Bu yüzden araştırmacı tarafından bir deney tasarlandı bu yapılabilecek en basit şekilde bir deneydi. Deneyde üç unsur vardır. Yüz hareketleri; mutlu gülen hareketli çocuklar ve sonra doğal çevreler ama bir sınır çizgisi çizilmesi gerekiyordu. Rebecca Saxe bebeğini MR cihazının içine birlikte girerek MR cihazı içerisinde bulunan ekrandan görüntüler gösteriliyor. Bu şekilde, iki yıl boyunca dokuz bebekten veri toplanır ve sonunda 6 aylık bir bebekte beyin aktivitelerinin nasıl görüldüğü incelendi.
Rebecca Saxe adlı araştırmacı deneyi ilk olarak oğlu Arthur’a denetti ve birkaç denemeden sonra MR sonuçları incelendiğinde Arthur’un beyinin bir yetişkin beyni arasında benzerliklerinin olduğu tespit edildi.
Rebeca saxe ve oğulu
Yüzleri Tanımayı Nasıl öğreniyoruz?
20 yıl kadar önce bebekler ve yüzleri nasıl işledikleri hakkında çok az çalışma yapılmış. Kang Lee adlı Araştırmacı çalıştırmalarını güçlendirmek için batı dünyasına geldiğinde bir türlü insanları ayırt edemiyor ve ona hepsi aynı görünüyor. Kadınların hepsi aynı erkeklerin hepsi aynı görünüyor. Araştırmacının şahsi deneyiminden dolayı konuyu daha derinlemesine araştırma isteği oluşmuş. Bebeklerin doğar doğmaz yüzlere bakmayı tercih ettiğini biliyoruz ama daha sonra İngiltere’deki Sheffield üniversitesindeki araştırmacıları olağandışı bir fikir ortaya atıyorlar. Bebeklere maymun yüzlerini tanıyıp tanımadıklarını araştırmaya başlıyorlar. İnsan yüzü maymun yüzünden daha önemliyken neden maymun yüzü üzerine çalışmalar yapılıyordu. Bu araştırmada beni çok şaşırtan sonuçların böyle olmamasıydı her maymun yüzleri eşsizdir ama yetişkinler maymun portreleri gösterirseniz onları birbirinden ayıramazlar ama 3 aylık bebekler bunu kolayca yapabiliyorlar. Bir maymundan başka bir maymundan farklı olduğunu kolayca söyleyebiliyorlar. Bu olağan üstü.
Bebekler daha çok insan yüzü gördükçe önceki diğer hayvan türlerinin yüzlerini tanıma yetilerine yitiriyorlar. Yani bizler 12 aylık olduğumuz zaman sihrimizi kaybederiz. Farklı maymunları ayırma yetimizi kaybediyoruz ve artık onlara birey olarak görmüyoruz grup olarak görüyoruz maymunları ve bu sürece körelme denir. Bebekler annelerini tekrar tekrar görünce annelerin yüzlerinin tanımaya adına sinir ağları daha güçlü ve daha etkili hale gelir aynı zamanda diğer hayvan türlerinin yüzlerinin tanımada iyi olan sinir ağları budanarak yitip gider. Bebek için iyi ancak maymunlara bir veda olur.
Bebeklerin yüzleri kategorize Deneyi
Bebeklerin yüzleri kategorize edip edemediklerini incelendi. Çünkü, beyaz yüzler siyah yüzler ve Çinlilerin yüzlerinin farklı Fiziksel özellikleri vardır. Bebeklerin beyin aktivitelerine bakmak için yakın kızılötesi spektroskopi kullanılır. Bebeklerin kafatasından korteksinde ulaşan düşük yoğunluklu lazerler çıkaran optik sensörler var bu sensörler daha sonra ışığı gereği kadar yansıtıyor. Yansın ışığı yakalanıyor ve sonra matematik denklemler kullanarak bebeğin korteksindeki hemoglobin aktivitesi miktarını anlamaya çalışılır. Böylece bebeğin bilgi işleyip işlemediğini anlaşılıyor. Bebek dikkatini vermeye başladığında bazen birkaç saniye olabilir bu tepki verdiği an veri sağlanması için odaklanılan kritik anlardır. Ve görüşe göre 6 aylıkken bile bir arayüz tanınabilir ama 9 aylık olduktan sonra bu yeteneğini kaybediyorlar. Yani siyah ve Çinli yüzler farklı olsa da beyaz bebekler onları tek bir grup olarak kategorize ederler çalışmalar bebeklerin ırkçı olduğunu göstermiyor ama yine de bebekler kendi gruplarını tercih ediyorlar.
Belgeselde baba sakallarını keserek bebeğin tepkisini ölçer bebek babasını yabancı olarak algılar ve güvensiz bir ortamda bulunduğunu düşünerek endişelenir.
Bebeklerin beyinlerine dili nasıl işler deneyi
Araştırmacı bir yandan yüz işlemenin diğer yanlarına dil işlemenin bütünleşmesi konusunda araştırma yapılıyor. Soru şu ki çocuk ikisinin bir araya getirmeyi nasıl becerir yüz işlemede olduğu gibi bebekler ortamlarında konuşulan dili işlemede uzmanlaşmayı öğreniyorlar. İnsan sesi duyduklarında 100 milisaniyelik bir süre içinde beyinlerinde ani bir elektriksel etkinlik olur ve insan sesinin kaynağına yönelirler. 6 aylıkken bebekler dünyadaki tüm dillerin seslerini anlamada çok başarılıdır. Almanca, İngilizce, Çince, Japonca hiç sorun değildir. Mesela, Çinli bir yetişkin R ve L sesi arasındaki farkı anlayamaz ama inanılmazdır ki, 6 aylık bir Çinli bebek bunu anlayabilir. Herhangi bir yerdeki bebekler 12 aylık olana kadar çıkarılan seslerin arasındaki farkları algılayabilir ama 12 aylık olana kadar. Çocuk tam anlamıyla konuşmak istediği her dili öğrenebilir. Hayatının ilk 6 ayında öğrendikleri çok önemlidir bu çocuğun toplum içinde işlevli bir sosyal bir birey haline gelmesinde yardımcı olur.
Bebekler aktif olarak karşılaştırılacak şeyler ararlar ve çevreleri üzerinde çalışır ve düşünürler. Her yeni jenerasyon içinde bulunduğu dünyayı öğreniyor ve yaratıyor. Araştırmacı ebeveynlere mümkün olduğunca çocukları çok şeye maruz bırakmalarını tavsiye eder mesela; farklı yüzler, farklı diller, farklı kokular ve tatlar. Böylece çocuk küreselleşmeye daha kolay ayak uydurabilir.
0 yorum